Tuna Nehrinde Elektro Boot Kiralamak | Viyana
Yaz ayları yaklaşıp, havalar ısınmaya başladığında Viyana‘da eksik olan tek şeyin yokluğunu en derinden hissedersiniz. Deniz..
Bu havalarda Viyana da geçirilecek en kaliteli zaman, şehir merkezinde bulunan Tuna Nehri kenarına gidip soğuk bir şeyler yudumlarken, sıra sıra dizilmiş şezlonglarda güneşlenerek günün tadını çıkarmak olur.
“Yok, bu beni hayatta kesmez, şehir havasından uzaklaşmak istiyorum!” derseniz, size hemen U1 metro hattına atlayıp, Alte Donau ya da Donau Insel duraklarına doğru yol almanızı öneririm.
Şehir merkezine aslında çok da uzak olmayan bu bölgelere yaklaştığınızda, daha varmadan aynı hatta bulunduğunuz ve aynı istikamete doğru yol aldığınız insanların giyim ve enerjilerinde gözle görülen farklar, size doğru yere gittiğiniz hissini verecektir.
Zira denizi olmayan Viyana‘lılar, Tuna Nehri‘nin bu küçük kollarını minik bir sahil beldesiymiş gibi görerek, buraya yüzüp güneşlenmeye, kalabalık arkadaş gruplarıyla çeşitli spor aktiviteleri yaparak, hemen ardından kendilerini nehrin serin sularına atmaya ya da bizim bugün yaptığımız gibi nehir üzerinde bot kiralayarak güzel bir gün geçirmeye geliyorlar.
Alte Donau metro istasyonunda indiğinizde, sadece 2-3 dakika kadar yürümeniz, hem tuna nehrini hem de bot kiramala tesislerini size gösteriyor.
Eğer güneşli ve bir o kadar da güzel bir pazar günü burada bulunuyorsanız, bir Elektro-Boot kiralamak için upuzun sıra beklemeniz gerekebiliyor;
Hem isminizi yazdırarak E-Boot Kiralama Listesi’ne girebilmek için , hem de bulunduğunuz listedeki upuzun sıranın size gelmesi için.
Görevli kişi, ismimi not ederken tahmini bekleme süresinin yarım saat, 45 dakika civarında olduğunu söyledi.
Hatta bunu konuşmanın en başında söyledi ki, bir an, acaba yoğunluktan bunaldığı için insanları bezdirmeye mi çalışıyor diye düşünmedim değil.
(Ne fesatım, halbuki tek amacı bizi bu duruma hazırlamaktı:))
Isminizi not ettikten sonra sizi bir bekleme salonuna alıyorlar ve burada tek tek sırası gelen insanların isimlerini okuyarak, bot kiralama işlemlerini gerçekleştiriyorlar.
İsminiz okunduğunda gidip bir kimlik teslim ederek, görevliden aldığınız ve üzerinde başlama zamanının yazdığı kağıtla iskeleye inip botunuzu alıyorsunuz.
Ve en sonunda da, ne kadar saat keyif sürmüşseniz, bot tesliminin sonunda ödemeyi gerçekleştiriyorsunuz.
Oturmuş, güzel bir sistem aslına bakarsanız.
Bekleme sırasının uzunluğunu fırsat bilen arkadaşlarım , botta takılırken yememiz için bişiyler almaya gittiklerinde, sıra çoktan bize gelmişti.
Ama ne yazık ki yalnız olduğum için sıramı savmak durumunda kaldım ve aynı olay kısa aralıklarla 2 kez daha tekrarlandı.
Zaman birden ne çabuk geçmişti. Ahh bu erkekler, bazı zamanlarda boğazlarına ne kadar düşkün oluyorlardı.
Ama her işte bir hayır var derler ya hani, bence bu da onlardan biri olmuştu.
Çünkü ben sıramı sonradaki kişiye verdiğimde, görevli kadın diğer müşteriye elinde sadece ‚Mavi E-Boot‘ un olduğunu söyleyerek kabul edip etmediklerini sordu.
Bu kadar uzun beklemiş insanlar anlamsız ve ‚ha mavi ha kırmızı ne farkeder ki‘ diyen bakışlarla kadına onay verip Mavi Boot’u almaya gittiklerinde benim jeton anca düştü.
Muhtemelen onların ki gezintilerinin sonunda parayı öderken düşecekti.
Çünkü ,
Bot Kiralama seçenekleri arasında sırasıyla ;
E-Boot „Red Eco“ : 19€
E-Boot „Sun and Fun“ : 24€
E-Boot „Senator“ : 28€
yer alıyor. Bu durumda E-Boot ‚Sun and Fun‘ (sarı) ve ‚Senator‘ (mavi) seçeneklerini aldığınızda, otomatik olarak fiyat olarak çok daha yüksek ödüyorsunuz.
Eğer benim gibi şanslıysanız ve durumun farkına geç olmadan varıyorsanız, görevliye ’sadece kırmızı bot‘ istediğinizi söyleyerek, isminizin yanına farketmesi için bir çentik
atmasını sağlıyorsunuz.
(Diğer botların fiyatlarının daha yüksek olmasının sebebi, motorlarının kırmızıdan daha yüksek olması ki, kırmızı olanında motoru bence gayet iyiydi.
Herhangi bir yarış yapmak gibi bir amacınız yoksa, boşuna 7- 8 € fazladan vermenize gerek yok derim.)
Nihayet çocukların gelmesiyle , 4. kez sıranın bize gelmesi bu sefer uyuşmuştu ki, özellikle belirtmiş olduğumuz kırmızı botumuza nihayet kavuştuk.
Sonunda kendimi nehrin üzerinde bulmamla hissettiğim rahatlama duygusu gerçekten paha biçilemezdi.
Suyun dinginliğinin verdiği o pozitif enerji, ferahlama ve huzur doğru yerde olduğumuza işaretti.
Gerek Alte Donau’da gerekse Donau Insel’de Tuna Nehri boyunca suya girebileceğiniz bir çok iskele ve güneşlenme alanı mevcut.
Tüm bunları ücretsiz olarak kullanabileceğiniz gibi, bizim gibi de çeşitli botlar kiralayarak güneşlenip, istediğiniz yerde bottan suya atlamanız da oldukça keyifli olabilir.
Eğer Viyana’da ikamet ediyor ya da bir süreliğine burada yaşamak gibi bir durumunuz söz konusuysa, şehrin size sunduğu bu güzel olanaklardan bu şekilde yararlanmanızı tavsiye ederim.
Dediğim gibi, Viyana’da tek eksik şeyin deniz olduğu fikrinde biri olarak, bu eksikliği Tuna Nehrindeki bu güzel olanaklarla kapatmayı başarmış Avusturyalılar.
Saygı duyarım:))